Gelişen teknoloji ve beraberinde getirdiği yenilik ve kolaylıklar; yanlarında fark etmesek de zorluklar ve sorunlar da getiriyor. İnsanlar bir yandan teknolojinin sağladığı faydalardan yararlanırken, bir yandan da aynı teknolojinin zorluklarıyla mücadele etmek durumunda kalıyor.
Teknolojik gelişmeler eğitim alanında da yakından takip ediliyor. Eğitimciler; bu alanda kullanabilecekleri teknolojik gelişmeleri, imkânları ölçüsünde temin edebilmek için birbirleri ile yarışıyorlar. Bu yarışın ise aslında tek bir amacı var: Öğrencinin daha başarılı olabilmesini sağlamak. Ama bu bazen sadece teknolojiyle sağlanamıyor.
Eğitimciler, öğrencilerinin başarılı olmalarını ve sınavlarda iyi sonuçlar almalarını istiyor. Bunun için teknolojik imkânlardan da sonuna kadar yararlanıyorlar. Fakat tek başına teknoloji başarının anahtarı olamıyor. Öğrenci başarısı; birtakım etmenlerin bir araya gelmeleri sonucunda yaşanabilecek bir durum. Şimdi başarının gelmesi için yapılması gerekenlere kısaca göz gezdirelim.
Öğrenci başarısı için, sadece öğrenci sorumlu değildir. Bu başarı; öğrencinin, öğretmenin ve öğrenci velisinin birlikte hareket etmesiyle yakalanabilir. Başarının üç sacayağı olduğunu varsayarsak, bu sacayaklar bunlardır. Öğretmen ne kadar uğraşırsa uğraşsın, öğrenci ve velisi destek vermezse başarı sağlanamaz.
Bir Fransız atasözü; “Bir atı zorla suya götürebilirsiniz, fakat zorla su içiremezsiniz.” der. Bu söz; öğrencinin başarıda aslan payına sahip olduğu gerçeğine iyi bir örnektir. Motivasyon sağlanamadığında, öğrenciden herhangi bir başarı da beklenmemelidir. Öğrenci ilk önce; güdülenmelidir. Güdülenme nasıl yapılmalıdır? Öğrenci hedeften haberdar edilmeli, o dersin sonunda kazanacaklarını önceden bilmelidir. Böylelikle öğrencinin dersi dinlemek için bir nedeni, bir merakı, bir isteği olacak ve dersi tüm dikkatini vererek dinlemesi sağlanacaktır. Dersi dinleyen bir öğrenci, zaten başarıya giden yolda büyük bir adım atmış demektir.
Öğrencinin dersi dinlemesi ona büyük bir katkı sağlar. Fakat oldukça karmaşık bir süreç olan öğrenmede, etkili bir dinleme de tek başına yeterli değildir. Öğrencinin derse katılması da gerekmektedir. Zaten şu andaki eğitim sistemi, yapılandırmacı yaklaşımı benimsemiştir. Yapılandırmacı anlayış, dersin merkezinde öğretmenin değil, öğrencinin olmasını ister. Çünkü araştırmalara göre öğrenciler; okuduklarının %10’unu, işittiklerinin %20’sini, gördüklerinin %30’unu, görüp işittiklerinin %50’sini, söylediklerinin %70’ini, yapıp söylediklerinin ise %90’ını hatırlar. Bu da demek oluyor ki; öğrenci ne kadar konunun içerisine çekilirse, öğrenme o kadar etkili oluyor.
Öğrenci başarısını artırmada öğretmenin kullandığı yöntemler de önemlidir. Yapılandırmacı yaklaşıma göre, drama yönteminin kullanılmasına ağırlık verilmelidir. Dramanın eğitimde kullanılması ile ilgili tüm dünyada çalışmalar yapılmaktadır. Öğretmenler drama yöntemini ne kadar fazla tercih ederlerde, öğrencilerin o dersi öğrenme oranları o ölçüde artacaktır. Ayrıca altı şapka yöntemi de, empati yeteneğini geliştirmesinden ötürü tercih edilmelidir. Çünkü günümüzün en büyük sorunu iletişim kurmakta çektiğimiz sıkıntıdır. Eğer iletişimsizliği yok edebilirsek, öğrencilerimiz anlaşmazlıklarını konuşarak halledebilir. Bu sayede yaşanması istenmeyen tatsız tartışmalara fırsat verilmemiş olur. Bunların dışında istasyon yöntemi de modern eğitimde kullanılması önerilen yöntemlerdendir. “Başkası tarafından yapılmış bir işe devam etme” temeline dayanan istasyon yöntemi, öğrencilerin bir işe devam edebilme yeteneğini geliştirir. Yok etme değil, koruyup devam ettirme amacı taşıyan istasyon yönteminin de kullanılması tavsiye edilir.
Velilerin de öğrenci başarısını artırmada önemli olduklarını söylemiştik. Veliler de, öğrencilerinin başarılarıyla doğrudan ilgilenmelilerdir. “Öğretmek öğretmenin görevi” diye bir düşünceye kapılıp, öğrencilerine yeterli desteği vermeyen velilerin öğrencileri de, hep bir sacayağından mahrum olacaklardır.
Öğrenci velisi, öğretmenle sürekli olarak işbirliği içerisinde olmalıdır. Öğrenci eve geldiğinde, mutlaka gününün nasıl geçtiğini, o gün neler yaptığını sormalıdır. Toplantılara katılıp, öğretmenin sınıf ile ilgili sorunlarını dinlemeli ve bu sorunları birlikte çözmek için öğretmene yardım etmelidir. Velinin bu ilgisi, öğrenciyi de daha fazla çalışmaya yöneltecektir. Çünkü bilecektir ki; velisi okulla sürekli irtibat hâlinde.
Tüm bu anlatılan etmenler birleştiğinde, öğrencinin başarısı kaçınılmaz olarak artacaktır. Öğrenci-Öğretmen-Veli üçlüsünün birlikte göstereceği performans, yukarıda da anlatıldığı üzere başarının temel anahtarıdır.